Teknoloji
Moderator
Dünya yüzeyinin yaklaşık yüzde 71'ini kaplamasına rağmen sadece nadir bir kısmı keşfedilebilen okyanusların derin sularında yeni zenginlikler ortaya çıkıyor. Deniz tabanını haritalandırmak için yapılan bir keşif gezisi sırasında yeni türde canlılar keşfedildi.
Okyanuslar Dünya'nın yaklaşık yüzde 71'ini oluşturuyor. Beş ana okyanus olan Pasifik, Atlantik, Hint, Arktik ve Güney Okyanusları vahşi yaşamın tam olarak yüzde 94'ünü barındırıyor. Ancak, bu okyanusların sadece yüzde 5'i keşfedilebildi. Deniz tabanının keşfedilmemiş kısımlarını haritalandırmak için yapılan bir keşif gezisi sırasında ise Şili açıklarında yeni bir deniz dağı ve bilim için 20 yeni potansiyel tür keşfedildi.
Schmidt Okyanus Enstitüsü'nün çalışanları, güvenilir uzaktan kumandalı su araçları SuBastian ile isimsiz ve keşfedilmemiş bir denizin dibinde araştırma yaparken iki uçan spagetti canavarı tespit ettiler.
Bilim dünyasında "Bathyphysa conifera" olarak bilinen uçan spagetti canavarı bir tür sifonofordur, bu da onu “uzun telli şey” yapıyor. Diğer nadir gözlemler arasında Güney Pasifik'te ilk kez kaydedilen ve 2016'dan beri bilinmesine rağmen henüz kimse toplamadığı için tanımlanamayan ve resmi olarak adlandırılamayan Casper ahtapotu da vardı.
Ayrıca, 1800'lerin sonlarında toplanan örneklere dayanarak sadece üç türü bilinen ve çok nadir bir cins olan canlı bir Promachoteuthis kalamarının ilk görüntülerini de yakaladılar. Bu cins şimdiye kadar sadece ağlardan çıkarılan cansız örneklerine dayanarak incelenebildi.
Keşif gezisi 28 gün sürdü ve Nazca Sırtı'nın uluslararası sularındaki, şu anda deniz koruma alanı olarak belirlenmesi düşünülen bir sualtı dağ zincirindeki 10 denizdağını kapsadı. Araştırma, Schmidt Okyanus Enstitüsü tarafından Ocean Census ve New Hampshire Üniversitesi Kıyı ve Okyanus Haritalama Merkezi/Ortak Hidrografi Merkezi ile ortaklaşa yürütüldü.
Ocean Census Bilim Direktörü Prof. Alex David Rogers, IFLScience'a “Güneydoğu Pasifik'teki deniz dağları, bugüne kadar başka hiçbir yerde bulunmayan türlerle olağanüstü bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yaptığını belirtti. Rogers açıklamasında, "Schmidt Okyanus Enstitüsü ekibi tarafından desteklenen taksonomistlerimizin Falkor'da (da) yürüttükleri çalışmalar, daha önce hiç haritalanmamış ya da insan gözüyle görülmemiş olanlar da dahil olmak üzere, bu sualtı dağlarındaki olağanüstü yaşam formlarının dağılımına ilişkin anlayışımızı önemli ölçüde geliştirecektir.” ifadelerini kullandı.
Keşif gezisi sırasında ortaya çıkarılan ve daha önce bilinmeyen sualtı dağı 3 bin109 metre yüksekliğinde olup gelişen bir derin deniz ekosistemine ev sahipliği yapıyor. Gemideki haritalama teknolojileri arazinin yapısını not ederken, su altı robotu SuBastian da ne bulabileceklerini görmek için sünger bahçeleri ve antik mercanlar arasında dolaştı. En dikkat çekici buluntulardan biri, yaklaşık üç tenis kortu büyüklüğünde eski bir mercan bahçesiydi. Çok sayıda keşif gezisi yapılan sırtlarda 10 deniz dağında 20 potansiyel yeni canlı türü topladılar.
Araştırmanın baş yazarı, bilim insanı ve Schmidt Okyanus Enstitüsü Deniz Teknisyeni Tomer Ketter, “Bölgeye yaptığımız üçüncü keşif gezisini tamamladıktan sonra Nazca ve Salas y Gómez Sırtlarında yaklaşık 25 deniz dibini keşfettik” dedi. Bulguların ekosistemin olağanüstü çeşitliliğini vurguladığını belirtirken, aynı zamanda deniz dibi ekosistemlerinin birbirine nasıl bağlı olduğuna dair anlayışımızdaki boşlukları ortaya koyduğunu söyledi. Ketter, "Bu keşif gezilerinden elde edilen verilerin gelecekteki politikaları bilgilendirmeye yardımcı olacağını ve bu bozulmamış ortamları gelecek nesiller için koruyacağını umuyoruz.” diyerek sözlerine devam etti.