Dünyadan Haberler
Moderator
Mikroplastik parçaları, içtiğimiz su ve yediğimiz yiyeceklerin ardından Viking ve Roma mezarlarında da bulundu. İnsanlık tarihine ışık tutan eski anıtlarda bile ortaya çıkan plastik parçaları, tarihin önemli bir kısmını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya getiriyor.
Mikroplastikler dünyanın neredeyse her köşesini istila ediyor, ancak şimdi bu küçük parçacıklar insanlık tarihinin bir bölümünü yok etme tehlikesiyle karşı karşıya. İngiltere'nin York Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, Roma ve Viking dönemlerine ait önemli bulgular üreten iki arkeolojik mezar alanında ilk mikroplastik kanıtını keşfetti. Uzunluğu beş milimetreden küçük olan mikroplastikler, plastik ambalajlar, bazı yiyecekler, musluk suyu ve hatta soluduğumuz hava yoluyla vücudumuza giriyor ve kanser ve doğurganlık sorunlarıyla ilişkilendiriliyor.
25 BİNDEN FAZLA MİKROPLASTİK BULUNDU Yer altına kadar uzanan mikroplastikler, korunmuş arkeolojik kalıntıları tehlikeye atabilir ve onları bilim açısından değersiz hale getirebilir. Ekip, arkeolojik kalıntılarda muhtemelen sanayi, tarım, ulaşım ve günlük yaşam gibi insan faaliyetlerinin doğrudan bir sonucu olan 25 binden fazla mikroplastik buldu. Mikroplastikler, günlük yaşamımızda yaygın olmaları ve bol miktarda bulunmaları nedeniyle son zamanlarda büyük ilgi görmeye başladı.MARIANA ÇUKURU'NDAN EVEREST DAĞI'NA Ayrıca gezegenin en derin yeri olan Mariana Çukuru'ndan Everest Dağı'nın tepesine kadar dünyanın hemen hemen her yerinde bulunuyorlar. York Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nden Profesör John Schofield, "Daha önce bozulmamış, araştırmaya hazır arkeolojik kalıntılar olduğunu düşündüğümüz şeylerin aslında plastiklerle kirlenmiş olduğunu anladık. Buna 1980'lerin sonlarında örneklenen ve depolanan birikintiler de dahil" diye konuştu. Ekip, bu çalışmanın, mikroplastiklerin arkeolojik alanlara girip girmediğini görmek için yapılan bir pilot çalışma olduğunu söyledi. Araştırmacılar, tespit edilen mikroplastiklerin çoğalması halinde, birçok tarihi miras alanında artan bozulma ve potansiyel bilgi kaybı nedeniyle insanlık tarihinin risk altında olacağını belirtti.